Berlin’den Sevgiler
Özellikle blog sayfama başladım başlayalı, arada gidip gördüğüm yerleri yazmayı alışkanlık haline getirdim. Bana da güzel bir anı olarak kaldığı kanaatindeyim. O yüzden bu sefer de adeti bozmayarak, Ekim başında gittiğimiz Berlin’den bana kalanları anlatayım.
Neler yaptık, neler ettik gün gün, durak durak paylaşmaya başladım. Berlin’i merak edenlere, daha önce gitmemiş olup da gitmek isteyenlere bir faydam dokunur belki.
● Önceki yazıları kaçırdıysanız,
1. bölüme bu linkten,
2. bölüme bu linkten
3. bölüme ise bu linkten ulaşabilirsiniz.
4. Gün : Veda Zamanı
Geldik Berlin’deki 4. ve son günümüze… Akşam üzeri hava alanının yolunu tutmamız gerektiği için Pazar günkü duraklarımız az ve öz oldu.
Gittiğimiz mekanları kısaca anlattıktan sonra, daha ziyade genel bir değerlendirme yapacağım bu bölümde.
Çünkü planlarınızı etkileyebilecek ya da işinize yarayabilecek dikkatimi çeken bir kaç nokta, iyi-kötü kişisel izlenimlerim oldu paylaşmak istediğim.
● Nerelere Gittik?
Zamanımız az olduğu için erkenden döküldük yollara.
#1 Barettino :
Her zamanki gibi yine bir kahvaltı durağıyla başladık günümüze. Burası sevimli bir İtalyan restoranıydı ve geniş bir kahvaltı menüleri vardı. Gelen yiyeceklerin porsiyon ve lezzeti düşünüldüğünde fiyatlar çok çok iyiydi.
Menülerinde tamamen aynı malzemelerle yapılan pek çok omlet, sandviç ve tabak var. Bu durum sizin de, garsonların da kafasının karışmasına neden olabiliyor. Ben aynı şeyin hem omlet hem sandviç versiyonunu sipariş etmişim mesela yanlışlıkla 🙂 Arkadaşıma da yan masanın aynı malzemelerle yapılmış başka bir siparişi geldi.
Özellikle kalkıp gidilecek bir yer mi emin değilim ama denk gelirseniz, yakın bir yerlerdeyseniz mutlaka deneyin.
● Barettino‘nun Yelp sayfasına bu linkten ulaşabilirsiniz.
#2 Zum Starken August :
Kahvaltıdan sonra Mitte‘deki evimize dönüp toparlandık. Anahtarımızı öğlen teslim etmemiz gerektiği için hala harcayacak vaktimiz olmasına rağmen valizlerimizi yanımıza alarak evden ayrıldık.
Durum böyle olunca da hava alanı istikametinde bizi bagajlarımızla misafir etmekten gocunmayacak bir yer aradık internetten ve bu sevimli pub / barı bulduk.
Öncelikle çok eğlenceli bir şekilde dekore edilmişti resmen gözümüz gönlümüz açıldı. Geniş bir craft bira menüleri vardı. Çalışanlar da son derece kibar ve cana yakındı.
Biz Pazar gündüz gittiğimiz için pek bir şey göremedik ama hafta sonları epey çılgın eğlenceler, temalı partiler varmış.
Berlin’de en sevdiğim yerlerden biri oldu benim Zum Starken August. O taraflara yolunuz düşerse mutlaka gidin.
● Zum Starken August‘un Yelp sayfasına bu linkten ulaşabilirsiniz.
★ Dikkat Edilmesi Gerekenler :
● Berlin’de üzerinizde mutlaka nakit para taşıyın. İlginç bir şekilde, kafe ve restoranların pek de azımsanamayacak bir kısmında kredi kartı geçmiyor.
● 4.70 Euro karşılığında alabileceğiniz günlük metro kartını gün içerisinde istediğiniz sıklıkta kullanabilir, hatta bu kartla otobüs, tramvay ve feribotlara da binebilirsiniz. Fakat aldıktan sonra istasyondaki ufak makinelerde kartı mutlaka onaylatmanız gerekiyor ki aldığınız saat ve tarih işlensin.
● Gece hayatıyla ünlü bir şehir fakat kulüplerin pek çoğu kapıda insanlara kaba davranmayı ya da onları geri çevirmeyi marifet sanıyor anlaşılan. Bu yüzden gece bir yere giderken sosyal mecralardan mutlaka ‘kapı politikaları‘ hakkında yazılanları okuyun.
★ Şehrin İyi Yanları :
● Pek çok Avrupa şehrine göre oldukça ucuz. Özellikle de kafe, pub ve restoranlar…
● Ufacık, çok sevimli, sıcacık dekore edilmiş bir sürü pub ve cafe bulabilirsiniz hemen her yerde.
● Restoranlarda porsiyonlar kocaman. Ödediğiniz paranın karşılığını alıyorsunuz.
● Karanlık olmasının yanı sıra oldukça ilginç bir tarihleri var. Geçmişlerini erdemli, dürüst bir şekilde kabul edip sahiplenmişler ve hatalarıyla yüzleşmişler. Bu sayede de şehir gidip görülecek, hikayesi dinlenecek anıtlarla dolu.
★ Şehrin Kötü Yanları :
● Berlin biraz fazla büyük ve dağınık. Diğer Avrupa şehirlerindeki sevimli ve kompakt yapı burada pek yok. Yürüyerek gezmek için pek iyi bir şehir değil yani. Hele ki hava şartlarının kötü olduğu bir döneme denk gelirseniz sürekli vasıta kullanmak zorunda kalabilirsiniz.
● Pek çok kafe, pub ve barda sigara içilmesine müsaade ediliyor. Hele ki mekan küçükse sigara içene dahi eziyet.
● Şehrin özellikle belli bölgeleri sprey boya saldırısına maruz kalmış gibi görünüyor. Arada güzel grafitiler ve estetik yazılar da var tabi ama pek çoğu anlamsız karalamalardan ibaret. İnanılmaz gözüme battı şahsen.
Geldik bir Avrupa maceramızın daha sonuna… Hava alanı için yola çıkmadan önce baya sağlam bir yağmur bastırdı. Havanın yardımıyla her ne kadar eğlenmiş olsak da Berlin’de, gözümüz arkada kalmadan İstanbul’un yolunu tuttuk.
Bu yazıyı beğendiyseniz Seyahat bölümüne göz atmak isteyebilirsiniz.